"COVID-19 sigorta sektörünü pozitif yönde değiştirecek"

İstanbul Sigorta Konferansı'nın 12'incisinde ortak mesaj pandemi döneminde elde edilen tecrübelerin sigortacılığı geri dönülmez bir şekilde değiştirdiği oldu. 

Sigorta Tatbikatçıları Derneği tarafından düzenlenen, IUC’nin organizasyon sponsoru ve Sigortacı Gazetesi’nin basın sponsoru olduğu Uluslararası İstanbul Sigorta Konferansı’nın 12.’si düzenlendi. Konferans, virüs salgını nedeniyle webinar olarak gerçekleşti. Konferanstaki ortak mesaj COVID-19’da elde edilen tecrübelerin sigortacılığı geri dönülmez bir şekilde değiştirdiği oldu. 

Sigorta Tatbikatçıları Derneği tarafından düzenlenen, IUC’nin organizasyon sponsoru ve Sigortacı Gazetesi’nin basın sponsoru olduğu Uluslararası İstanbul Sigorta Konferansı’nın bu yıl 12.’si gerçekleştirildi. Koronavirüs salgını nedeniyle webinar olarak gerçekleştirilen konferans 8 Ekim 2020 tarihinde online olarak düzenlendi. Genel moderasyonunu STD Başkan Yardımcısı Menekşe Uçaroğlu’nun yaptığı, 8 Ekim 2020 Perşembe günü saat 10.00’da STD Başkanı Fahri Altıngöz’ün açılış konuşması ile başlayan konferans, TSB Genel Sekreteri Özgür Obalı, TSB Başkanı Atilla Benli ve SEDDK Başkanı Türker Gürsoy’un konuşmaları ile devam etti. 

‘TEKNOLOJİ KRİTİK ÖNEME SAHİP’

STD Başkanı Fahri Altıngöz açılış konuşmasında, "Bu yıl sektörümüzde milat niteliğinde olan bir gelişme yaşandı. SEDDK kuruldu. Rekabet ortamını destekleyici olacağını düşünüyor ve kurumsallaşma sürecine olumlu katkı sağlayacağına inanıyoruz. Hepimizin bildiği üzere, pandemi sürecinin bireyler ve kurumlar üzerinde ekonomik ve sosyal açıdan birçok etkileri oldu. Gerek çalışma ortamımız ve iş yapış biçimimiz, gerekse müşterilerimiz ve iş ortaklarımızın ihtiyaç ve beklentileri önemli ölçüde değişti. Teknoloji, insan kaynağı, fiziki ve siber güvenlik konuları ile tedarik yönetimi; “Sürdürülebilir İş ve Gelir Modeli” açısından kritik öneme sahip oldu. Dolayısıyla, dijitalleşme yatırımlarını ve planlarını önceden yapan, yeni düzende riskleri bilen izleyen ve iyi yöneten çevik yönetilen, insan kaynağına yatırım yapan kurumlar bu süreçte rekabet avantajı sağlayarak ön plana çıkacaktır" ifadelerini kullandı.

‘YÜZDE 24 BÜYÜME BEKLİYORUZ’

TSB Genel Sekreteri Özgür Obalı, sektörün aktif toplamının 272 milyar lira, prim üretimin 53,3 milyar lira olduğunu aktardı. Bileşik ortalama büyümenin %19 olduğunu söyleyen Obalı, 2020 yıl sonunda %24 büyüme beklediklerini söyledi. Obalı, "Katılım sigortacılığında önemli potansiyelin varolduğunu görüyoruz. Hızlı büyüme ivmesi yakalanması oldukça olası bir alan. Büyüme potansiyelinin önümüzdeki 3 yıl içerisinde %10'lara ulaşacağını bekliyoruz. BES ve OKS büyüklüklerinde ise 12,5 milyon kişi sistemde, 157,8 milyar lira fon büyüklüğü mevcut. Burada çıkışların azalması fon büyüklüğünü etkiliyor" dedi. Obalı, prim üretiminde %36,5 oran ile zirveyi yakaladığına dikkat çekerken sağlık ve hayat branşında büyüme yaşadığını aktardı. "Hasar/prim oranlarında hayat ve hayat dışında daha pozitif bir durum seyrediyor. 2020 6. ay itibarıyla 5,7 bilanço kârı elde edildi. DASK'ta ödenen tazminat 423 milyon lira (son 10 yılda), TARSİM'in ödediği tazminat 6,4 milyar lira (2006-2019) oldu" diyen Obalı, "230 milyar lira fon sağlayarak ülke ekonomisine katkı sağladık" dedi. "Hedefimiz dünya çapında sıralamamızı artırmak" diyen Obalı, "Sektörümüzün büyüme fırsatlarında dikkat çeken noktalar; bankacılık dışı finans sektörünün gelişmesine vurgu yapılmalı, dijitalleşmeyle birlikte teknolojinin sunduğu imkanların artmalı, katılım sigortacılığı potansiyeli sektöre kazandırılmalı, sağlık sigortasının yaygınlaştırılmalı, siber riskler gibi yeni sigorta ürünleri geliştirilmeli, parametrik sigorta ürünleri geliştirilmeli, alacak sigortası ve kefalet sigortası yaygınlaştırılmalı” şeklinde konuştu. BES ve Hayat tarafında büyüme fırsatlarını ise Obalı şöyle değerlendirdi: “18 yaşından küçüklerin BES'e dahil edilmesi gerekiyor, dövizli BES'te yurt dışında yaşayan vatandaşlar sisteme dahil edilmeli." Obalı, COVID-19 ile ilgili alınan aksiyonlara şöyle değindi: "Sigortalılar bu alanda rahatlatıcı aksiyonlar hayata geçirdi ve sigorta ile ilgili iyi bir algı oluşturuldu. Yeni dönemde sigorta sektörü de dahil birçok sektörde değişiklikler yaşandı. 2021 yılında reasürans yenilemelerinde salgın hastalıkların istisna bırakılması ihtimali uluslararası piyasalarda konuşuluyor. Konuyla ilgili makul bir çözüm geliştirilecektir. Sağlık sigortaları, alacak sigortaları ve kefalet sigortaları gibi ürünlerin önemi pandemide ortaya çıktı. Yeni normalde bu ürünlerde dijitalleşmeye paralel olarak geliştirmeler yapılacaktır." Sigorta sektöründe dijitalleşme ile ilgili Obalı şunları söyledi: "Robotik süreçlerden sektörümüz önemli ölçüde faydalanıyor. Hasar tespitlerinde uzaktan kontrol, drone ve canlı kameralar yoğun olarak hayatımıza girdi. Sağlık sigortaları tarafında da ciddi şekilde dijitalleşmeye vakıfız. Uzaktan doktor desteği ile ilgili sigortalılara sağlık alanında yoğun olarak hizmet ediliyor. Satış kanallarında da mobilizasyonun yaşandığını görüyoruz. 2000 yılında müşteri tarafında başlayan dijitale dönüş 2025 yılında tamamlanacak. Şu an 4 kişiden 1'i online olarak ürünlerini alıyor. Yeni dönemde müşterinin tercihleri ve hızlı teminat alma isteği; kullandığın kadar öde, ihtiyacın kadar al ve modüler ürünler gibi trendlerin gelişimi hızlanacak."

"HEDEFİMİZ İSTİKRARLI VE SÜREKLİ BÜYÜME"

TSB Başkanı Atilla Benli, "Sigorta sektörünün büyümesi ve gelişmesi en önemli gündem maddelerimizin başında geliyor. İçinde bulunduğumuz bu dönem pek çok fırsat barındırıyor. Önümüzdeki 5 yıl için bir yol haritası belirledik. Önemli olan büyümenin niteliğidir. Büyüme sadece rakamsal veriler olarak değerlendirilmemeli, niteliği de oldukça önemli. Sektör olarak hedefimiz istikrarlı ve sürekli bir büyüme. Ülkemizde sigorta sektöründe gidilecek çok yolumuz var. Sigortacılığın GSYH oranı dünyada %6 iken Türkiye'de %2 düzeyinde. Sigorta sektörünün neden büyümesi gerektiği rakamlarda ortaya çıkıyor. Türk ekonomisi dünyada 19. büyük ekonomi olurken, Türk sigorta sektörü ise dünyada 39. sırada yer alıyor. Sektör olarak bu konuda çok yoğun şekilde çalışıyoruz" dedi. "Sağlıklı bir ekonomi büyümesi için sigorta sektörü önemli bir katkı sağlayacak. Uzun dönemli fonlamaya sigorta sektörü olarak en ön sıralarda bulunacağız" diyen Benli, "Katılım sigortacılığının önemli ödevlerimiz olduğunun bilincindeyiz" ifadelerini kullandı. Benli, "Sektörümüzün dünyada hak ettiği konuma erişmesi için kamu otoriteleri ile ortak çalışmaları sürdürüyoruz" dedi. "Tüm paydaşlarımızda etkili işbirlikleri içinde olmaya önem veriyoruz. Dijitalleşme ile geleceğin altyapısı kurgulanıyor. Önümüzdeki dönemde geleceğin sigortacılığının dijitalleşme ile kurgulanacağını bekliyoruz" diyen Benli, dijitalleşmeyen şirketleri zor günlerin beklediğini aktardı. "Önümüzdeki 10 yılda sektörde dijitalleşmenin en üst düzeyde olacağını bekliyoruz. Müşteriye özel sunulan verilerin sektörün geleceği olduğunu düşünüyoruz.”

"RİSK ODAKLI GÖZETİM VE DENETİM YAPMAYI HEDEFLİYORUZ"

SEDDK Başkanı Türker Gürsoy, "Pandemiyle birlikte iş yapış ve tüketimde dijitalleşmeye yönelimin hız kazanması dikkat çekiyor. SEDDK olarak temel önceliklerimiz arasında tüketicilerin korunması sigorta ve emeklilik sektöründeki oyunculardan en iyi şekilde hizmet alması bulunuyor. Tüketicinin doğru bilgilendirilmesi, satış süreci, satış sonrası hizmetleri, hasar tazminat süreci dahil olmak üzere en iyi hizmeti alıyor olmasını tesis edeceğiz. Dijitalleşme sadece sektörün değil SEDDK'nın da faaliyetlerini ve kurumsal yapısını dönüştürüp değiştiriyor" şeklinde konuştu. Gürsoy, "Şirketlerin SBM  ve EGM ile veri entegrasyonu sağlamaları büyük önem taşıyor.. Denetimlerimiz ve gözetim faaliyetlerimizin odak noktası dijital altyapı üzerinde olacak. Risk odaklı bir yaklaşım ile süreçlere yönelim, gözetim ve denetim yapmayı hedefliyor olacağız. Bu noktada teknoloji önemli kaynaklarımızın başında geliyor. Ülkemizin bu noktada önde gelen yapılar arasında örnek gösterilecek noktaya geleceğine inanıyoruz" diye konuştu.

Gürsoy, "SEDDK olarak sermaye yeterliliği kavramının ötesinde daha geniş bir perspektiften kurumsal yeterlilik yaklaşımını benimsiyoruz. Büyümenin hedef olması değil kaliteli ve sürdürülebilir olması öncelikli bir hedef olmalı. Kurumsal yönetim, sektörümüzden beklenen katkıyı en önemli şekilde gösteren bir unsur. Beşeri sermaye, maddi sermaye, teknoloji ve süreç yönetiminin doğru yönetilmesi için kurumsal yönetimin azami ölçüde yükseltilmesi gerekiyor. İş süreçleri ile bilgi teknolojilerinin uyumuna olan ihtiyaç her zamankinden daha önemli hale geldi. Teknolojiye olan desteğimiz bilinçli ve stratejik olarak destekleyip devam ettireceğiz. Kurumsal risk yönetimi, sermaye yeterliliği konusunda uluslararası standartları yakından takip ediyoruz. Acentelerimizin, brokerlerimizin dijitale uyum sağlamasına en önemli şekilde destek vereceğiz. SEDDK ile daha şeffaf regülasyon sürecini gerçekleştireceğiz. Uluslararası entegrasyonu yüksek, sürdürülebilir bir sektör hepimizin hedefi.. Piyasa düzenini temin etme yönünde sektörümüzün destekçisi olmak üzere çalışacağız ve iş birliği gerçekleştireceğiz. Sigortacılığın büyüme potansiyelini gerçekleştirmek için oto dışı alanda büyütmeye mecburuz. Bunla ilgili mevzuat altyapısını hazırlamak için önemli projelerimiz olacak. Tarım sigortaları, sağlık sigortaları alanında büyüme potansiyelinin olduğunu görüyoruz" ifadelerini kullandı. Sektörümüzün önemli hedeflerinden biri finansal istikrara katkı sağlamak diyen Gürsoy, katılım sigortacılığına dikkat çekti. Gürsoy, "YEP'te de yerini bulan katılım sigortacılığı uluslararası standartlara uyum sağlaması ve geliştirilmesi ön planda yer alıyor. BES altyapısı aracılığıyla emeklilik tasarruflarının tabana yayılması, gençlerin sisteme dahil edilmesi, yurt dışında yaşan vatandaşlarımızın sisteme dahil edilmesi gibi önemli çalışmalar gündemimizde olmaya devam ediyor" diyerek sözlerini noktaladı.

Günün ilk oturumu "Sigortacılıkta Büyüme Fırsatları" >>>

SİGORTACILIKTA BÜYÜME FIRSATLARI

Günün ilk oturumu "Sigortacılıkta Büyüme Fırsatları" başlığıyla düzenlendi. Bu oturumda konuşma yapan sektör temsilcileri Anadolu Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Abacı, Axa Sigorta CEO'su Yavuz Ölken, Garanti Emeklilik Genel Müdürü Burak Ali Göçer, Milli Reasürans Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü Fikret Utku Özdemir, Quick Sigorta Genel Müdürü Ahmet Yaşar, Türkiye Hayat ve Emeklilik Genel Müdürü Cenk Kurt ve Türkiye Sigorta Genel Müdürü Alper Karayazgan oldu.

Axa Sigorta CEO'su Yavuz Ölken'in moderatörlüğünü yaptığı oturumda sigortacılıkta büyüme fırsatları konuşuldu. Garanti Emeklilik Genel Müdürü Burak Ali Göçer, "COVID-19 döneminde hayat ve emeklilik tarafında iyi bir süreç geçirdik. 18 yaş altına BES'in katılması büyük bir potansiyel barındırıyor. OKS başlı başına kocaman bir pazarı ifade ediyor. Doğru satış kanalında doğru ürünlerle müşterilere dokunmak gerekiyor" dedi. Türkiye Hayat ve Emeklilik Genel Müdürü Cenk Kurt, "Sektörümüzün ciddi bir potansiyele sahip olduğunu ve gelişim fırsatı olduğunu görüyoruz. Ortalama gelir dikkate alındığında çok ciddi bir gelişim alanı bulunuyor. BES tarafında reel getiriler ve devlet katkısı ile büyük bir yol kat ettik. 18 yaş altının da sisteme katılması büyüme için ciddi bir potansiyel barındırıyor" diye konuştu.

Milli Reasürans Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü Fikret Utku Özdemir ise, "Türkiye'nin olması gereken yerde olmadığında hepimiz hemfikiriz. Türkiye'deki ekonomik aktivitenin barometresini elimizde tutuyoruz. Finansal piyasalar geliştikçe sigorta gelişebilecek" şeklinde konuştu.

Quick Sigorta Genel Müdürü Ahmet Yaşar, "Ekonomide ve ticarette küresel anlamda daralmalar beklenirken sigortada bugün büyümeyi konuşuyor, başlı başına önemli bir konu. Türk sigorta sektörünün önümüzdeki dönemde büyüyeceğini düşünüyorum. Sektör aslında yapısal olarak gelişimini tamamladı, önümüzdeki dönemde penetrasyon ve büyümeyi konuşmamız gerekiyor. Sektör olarak 39. sırada olmak bize yakışmıyor, ekonomimiz ile aynı seviyede olmamız gerekiyor. İşler kötüye giderken sigortanın öne geçmesi gerekiyor, bu farkındalığın oluşmaya başladığını düşünüyorum" ifadelerini kullandı.

Türkiye Sigorta Genel Müdürü Alper Karayazgan, "COVID-19 sebebiyle dünya ekonomisi durma noktasına gelirken sigorta sektörü özellikle sağlık alanında ön plana çıktı. Online platformlar ile birlikte sigorta sektörünün  sürece ne kadar hazırlıklı olduğunu gördük. Önümüzde parlak günler olacağını düşünüyorum" dedi.

Anadolu Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Abacı, "Teknolojik değişimden en çok etkilenen sektörün, sigorta sektörü olduğunu düşünüyorum. COVID-19 döneminde sigorta şirketleri önceden yaptıkları dijital yatırımlar sayesinde ciddi sorunlar yaşamadı, uyum sağladı" dedi. Abacı, "Insurtechler aldıkları yatırımlar ile geleceğin sigorta şirketleri haline gelebilirler. Sigorta şirketlerinin orta vadede iyi derecede kullanması artık yeterli değil. Yapay zeka kullanan şirketlerin, kullanmayan şirketlerden hızla ayrışacağına inanıyorum" diye konuştu.

Hayat dışındaki özel ürünler ilgili görüşlerini paylaşan Ahmet Yaşar, "Sigortanın varlığı zamanında çok fark edilmiyor ama yokluğunda hayat duruyor. Sigortacılığın ülke kalkınmasına doğrudan etkisi olması bekleniyor. Gidebileceğimiz yer açısından baktığımızda kefalet sigortalarını prim olarak büyütebiliriz. Böylelikle nakdi kredilerin önünü açıyoruz. Bina tamamlama sigortasında da arz problemi yaşanıyordu. Çok temkinli ve çok dikkatli çalışması gereken bir alan. Pandemi döneminde dijital uygulamaların artmasıyla siber riskler konusunda ise gidilecek çok yol olduğu görülüyor" dedi.

Alper Karayazgan ise, "Doğal afetlerin meydana getirdiği hasarlar insanlarda sigorta bilinirliğini artırıyor. Sigorta bilincinin yaygınlaşması gerekiyor ki ihtiyacı gösterelim. Korkutarak değil bu risklerin varlığını göstererek sigortayı tabana yaymamız gerekiyor. Salgının ardından tamamlayıcı sağlık sigortasına olan geri dönüşler artış gösterdi, sigortayı halka anlatmayı kolaylaştırdı" açıklamalarında bulundu.

İkinci oturuma sigorta ve reasürans sektörünün küresel temsilcileri katıldı. >>>

İŞ SÜREÇLERİNİN GELECEĞİ

Günün ikinci ve son oturumunda sigorta ve reasürans sektörünün küresel temsilcileri katıldı. Türkiye saati ile 14.15'te başlayan ve İngilizce olarak devam eden oturumun başlığı ise; "Dijitalleşme/Otomasyon ve İş Süreçlerinin Geleceği" olarak belirlendi. Türkiye temsilcisi olarak Türk Reasürans Genel Müdürü Selva Eren'in katılım gösterdiği oturumda konuşma yapan diğer isimler ise; Lloyd's Orta Doğu ve Türkiye Bölge Müdürü Andrew Woodward, Munich Re Müşteri Yöneticisi Tobias Sonndorfer, Swiss Re Batı ve Güney Avrupa Pazar Yöneticisi Nikhil da Victoria Lobo, Verisk Solutions Müdürü Tom Johansmeyer, Willis Re Genel Müdürü Maurice Williams oldu.

İngilizce gerçekleştirilen 3. panel, moderatör Willis Re Genel Müdürü Maurice Williams'ın giriş konuşmasıyla başladı. Sigorta ve reasürans sektöründe dijitalleşmeden bahseden Williams, böyle bir panelin katılımcıların ufkunu açacağını ve benzer toplantıların sektörün gelişmesi için son derece etkili olduğunu söyledi. Williams, "İnsanlar, değişen iş kültüründe rollerinin ne olduğunu düşünmeye başladı. Pandemi bitse bile eski çalışma yöntemlerine dönmeyeceğimizi söyleyebilirim" şeklinde konuştu. "Günümüzdeki müşteriler aldıkları bir parça kağıt şeklindeki poliçenin ne yaptığını tam olarak bilmek istiyorlar. COVID-19 sonrasında iş durması tarafında gelen davalar gibi nedenlerle beraber sigorta hizmeti sunanların eskiden daha fazla güven vermesi gerekiyor. Otomasyon devam etse de, insan faktörü her zaman önemli olacak. Yine de bu verinin doğru bir şekilde kullanılması sigorta şirketlerini müşterilerle daha da yakınlaştıracak" diye konuştu.

"COVID-19 İLE HEPİMİZ GIG EKONOMİSİ ÇALIŞANI OLDUK"

Panelin ilk konuşmasını Swiss Re Batı ve Güney Avrupa Pazar Yöneticisi Nikhil da Victoria Lobo gerçekleştirdi. Beklenen dönüşüm dalgasının artık sektörü kapsadığını söyleyen Lobo, bu değişim içinde sigortacının rolünün ne olacağı sorusunun önemli olduğu belirtti. Önümüzdeki dönemde her sektörün bir teknoloji tarafı olacağını ve sadece kârlılığa odaklanan bir iş modelinin günümüzde geçerli bir model olmadığını vurgulayan Lobo, "COVID-19 öncesinde gig ekonomisiyle ilgili yoğun bir bilgi alışverişi vardı. COVID-19 sonrasında aslında hepimiz bir anlamda gig ekonomisi çalışanı haline geldik" dedi. "Birkaç yıl önce Swiss Re olarak yeni ve esnek bir çalışma modeli oluşturduk. Artık ofisten çıktığınızda işinizi geride bırakmıyorsunuz. Hatta, çocuklarım bile yaptığım iş hakkında yorum yapmaya ve işe dahil olmaya başladı. Bu anlamda bakacak olursa, ne yaptığımız ve nasıl yaptığımız kendi başına bir tartışma konusu oldu" ifadelerini kullandı. "Artık herkesin bir teknoloji vizyonu olması gerekiyor" diyen Lobo, sözlerine şöyle devam etti: "Geleceğin iş yapışı modeli aslında kültürel değişimin ne yöne gideceğini gösteriyor. Bunlardan ilki yeni iş anlaşmaları modelleri. Geçtiğimiz yüzyılda neredeyse tamamen benzer iş kontratları ile çalıştık. Önümüzdeki dönemde temelde değişen ve insanların risklerini de dikkate alan bir iş anlaşması anlayışının öne çıkacağını düşünüyoruz." Lobo, liderlik tarafında da değişimler beklendiğini aktardı. Yeni liderlik modelinde risk alma ve geleceği tahmin edebilme özelliklerinin öne çıkacağını dile getiren Lobo, "Liderlerin artık aktüeryal tabloları bir kenara koyup kararları kendilerinin alması gerekecek. Çünkü geçtiğimiz günlerde aktüeryal tabloların tüm riskleri anlamak için yeterli olmadığını gördük" dedi.

"YIL SONUNDA 1 MİLYAR LİRA SERMAYEYE ULAŞACAĞIZ"

Lobo'dan sonra sözü Türk Reasürans Genel Müdürü Selva Eren aldı. Yeni bir reasürans şirketi olarak ilk işlerinin iyi teknik yeterliliğe ve tecrübeye sahip bir grup kurmak olduğunu ve bundan sonra teknoloji tarafına odaklandıklarını belirten Eren, "Sigorta çözümlerimizin çoğunu in-house hazırladık ve kısa bir sürede faaliyete geçmeyi başardık" dedi. "Ülkemizin deprem risklerini hespalamak için yeni bir model başlattık. Akademisyenler ile projelerimizi güçlendirmek için konuşuyoruz. Yeni yıldaki yenilemeler için de çalışmalara başladık" diyen Eren, sermaye güçleri hakkında şunları söyledi: "600 milyon lira sermaye ile hayatımıza başladık ve 250 milyon lira ekstra sermaye alacağız. Hükümetten 2020 içinde sermaye desteği alan tek şirketiz diyebilirim. Yıl sonunda 1 milyar lira sermayeye ulaşmayı bekliyoruz."

Teknolojinin yarattığı değişimden bahseden Eren, "Ülkemizdeki kamu hizmetleri bile dijitalleşmeye başladı ve büyük bir fayda sağlıyor. Dijital sigorta şirketleri ve dijital ürünler büyümeye devam edecek. Birkaç yıl içinde robotikler, otomasyon süreçleri daha yoğun kullanılmaya başlayacak. Türk Reasürans olarak makine öğrenmesi kullanıyoruz. Riskler üzerinde geniş bir bakış açısına sahip olmak için bu uygulamaları kullanıyoruz. Bunun yanında blockchain ile ilgili de konuşmak gerekiyor. İşlerimizin çoğu pek çok taraf arasında gerçekleşiyor. Bu nedenle üzerinde anlaşılabilecek tek bir model olması reasürans açısından önemli" dedi.

TÜRK REASÜRANS DÜNYAYA TEKNOLOJİ İTHAL EDECEK

Deprem modeliyle ilgili gelen bir soruya da cevap veren Eren, "Bize neden deprem konusunda bu yatırımları yaptığımız soruluyor. Var olan çözümlerin çoğu kara kutu çözümler. Sistemi kimin yönettiği de çok önemli. Kara kutu sistemlerde işin arkasında olanları görmeniz zor oluyor. Bizim sistemimiz, yerel akademisyenlerle geliştiriliyor ve sonuçlar tekrar tekrar kontrol ediliyor. Elimizde çok sayıda veri var. Hedefimiz bu verileri doğru bir platforma koyarak, daha anlaşılır bir sonuca ulaşmak. Çünkü kimse, kendimizi anlayacağımızdan daha iyi bir şekilde bizleri anlatamaz" ifadelerini kullandı. "Gelecek dönemde büyük bir Marmara Depremi bekliyoruz" diyen Eren, "Marmara'da gerçekleşecek bir deprem ABD'de gerçekleşecek bir depremden farklı olacaktır. Bu nedenle kendi çözümüzü üretmemiz gerekiyor. Bu anlamda büyük bir yatırım bütçemiz var. Aynı zamanda ülkemizdeki sigorta şirketlerinin de bu sistemi kullanabilmesini sağlamak istiyor. Önümüzdeki yenileme sistemine kadar sistemi küresel reasürans şirketlerinin de kullanabileceği şekilde hazırlamayı bekliyoruz" şeklinde konuştu.

"SEKTÖRÜN GELİŞİMİ HEM İNANILMAZ HEM TRAJİK"

Panelde üçüncü konuşmacı Lloyd's Orta Doğu ve Türkiye Bölge Müdürü Andrew Woodward oldu. "COVID-19 öncesinde bu sanal toplantı odasında küresel bir pandemi olacağını ve insanların %90'ının evde olacağını, yine de insanların trafik sigortası ve sağlık sigortası yaptırmaya devam edeceklerini söyleseydik, kimse inanmazdı. Bu inanılmaz, anca aynı zamanda da trajik. Sektörümüzü ayağa kaldırmak ve 21. yüzyıla uygun hale getirmek için küresel bir pandemiye ihtiyaç duyduk" diyen Woodward, "1983 yılında müşterilerin poliçelerde ne yazdığını tam anlamadığını fark etmiştik. COVID-19 sonrasında da aynı endişenin olduğunu görüyoruz. 30 yıl geçse de aynı sorunlarla boğuşuyoruz" şeklinde konuştu.

Sorunun "ne zaman dijitalleşmeliyiz" değil, "nasıl en iyi şekilde ve en doğru sırayla dijitalleşebiliriz" olduğunu belirten Woodward, sözlerine şöyle devam etti: "Lloyd's olarak 300 yıllık bir kurum olmamıza karşın COVID-19 öncesinde bile, gelecek nasıl gözükmeli diyerek çalışmaya başladık. Yüzlerce broker, müşteri ve paydaşlarla konuşarak, pazarın nasıl gözükmesi gerektiğini sorduk. Sonuçlara baktığımızda, süreçlerin basitleştirilmesi gerektiğini gördük. Lloyd's ile iş yapmayı kolaylaştırmamız gerekiyordu. Aslında her şey bu kadar basit. Lobo'nun konuşmasında dediği gibi kültür çok önemli. Sizinle insanların iş yapmayı istemesi o kadar önemli değil, size ne kadar kolay ulaşabildikleri önemli."

İngiltere'de pandemi gibi risklere karşı kurulması planlanan havuz Black Swan Re hakkında da bilgi veren Woodward, "Pandemiyi sigortalayamazsınız. COVID'in etkisi küresel sigorta şirketlerinin toplam gelirinin 2-3 katına ulaşmış durumda. Burada kamu ve sigorta şirketlerinin beraber bir adım atması gerkeiyor. Bu anlamda BlackSwan Re en çok ivme kazanan fikirlerden biri oldu" dedi.

"İNTERNET BANT GENİŞLİĞİ BİLE DİKKATE ALINMALI"

Hasar modellemesi süreçleri ve teknoloji hakkında konuşan Verisk Solutions Müdürü Tom Johansmeyer, yaptıkları bazı modellerden bahsetti. COVID-19 döneminde gerçekleşebilecek büyük bir hava olayı hasarını hesaplamanın son derece zor olduğu belirten Johansmeyer, ödeme tarafında da esnekliğin sektörü ileri taşıyacağını söyledi: "Suistimal rakamlarına da baktığımız zaman esnek ödeme modellerinin her zaman daha fazla suistimal anlamına gelmediğini gördük." Johansmeyer, COVID-19 sonrasında uzak noktalarda yaşanan internet bağlantısı sorunlarının bile ekspertiz tarafında öngörüler sunduğunu söyledi: "Felaket sonrası Miami, Houston gibi yerleri düşündüğümüzde teknolojinin etkisiyle bant genişliği bile hasarları belirlemekte sorunlar ortaya çıkarabilir. Sınırlı bir internet bağlantısı durumunda eksperliğe yardımcı olacak cihazların bölgede işleme başlaması bile son derece zorlaşacak."  

Johansmeyer, sözlerine şöyle devam etti: "Veri ve gelişmiş analitiklerin kullanılmasında en büyük sorun, hangi hasarların otomatikleştirileceği ve hangi hasarların elle çözümleneceği. Bu süreci rayına oturtabilseniz ve eksper yollamanız gerekse de bunu bir sistem dahilinde yapmanız, hasarlardan görseller ya da hasar kayıtları istemeniz gerekecek. Hala bazı durumlarda hiçbir şekilde analitik süreçlerin doğru tahmin edemeyeceği nitelikte hasarlarla karşılaşabiliyoruz." 

DİJİTALLEŞMEYİ ANLAMAK İÇİN TEKNOLOJİYİ ANLAMAK

Konuşmasına iş dünyasının geleceğiyle ilgili bir sunumla başlayan Munich Re Müşteri Yöneticisi Tobias Sonndorfer, "CEO'ların %90'ı dijital bir dönüşüm bekliyor ancak sadece %15'inin bir yatırım planı bulunuyor. Dijitalleşme aslında teknolojinin ne seviyede kullanılabileceği. Öncelikle teknolojinin nereye gittiğini görmemiz gerekiyor. Teknoloji çok geniş bir alan ve tamamına hakim olmak son derece zor. Bu nedenle hangi alanlarda sigortacıların aktif olabileceğini düşünmemiz gerekiyor. Munich Re olarak hangi teknolojilerin işimizde kullanabileceğini ortaya çıkarmaya çalışıyoruz" dedi. Sonndorfer, sözlerine şöyle devam etti: "Sigorta değer zincirini teknolojinin büyük oranda değiştirebileceğini düşünüyoruz. Bu teknolojiler müşterilerimizi derinden etkiliyorsa, bizim de reasürör olarak bu alanda aktif olmamız gerekir. Çünkü müşterinin problemleri bizim de problemlerimiz."

"BAŞKA BİR OFİS KONSEPTİ BİZİ BEKLİYOR"

Fiyatlandırma ve underwriting ile ilgili de görüşlerini ileten Sonndorfer, belirli bir veritabanının olduğu ve bunun üzerinden tanımların yapıldığını söyledi. "Makine öğrenmesi bu alanda büyük bir değişime neden olacak. Geliştirilmiş underwriting programları ile internetteki verileri kullanarak underwriting süreçlerini iyileştirebiliyoruz" ifadelerini kullanan Sonndorfer, iş süreçlerinin geleceği hakkında beklentilerini şöyle anlattı: "Almanya'da gerçekleştirdiğimiz bir araştırmada, uzaktan çalışmada özellikle toplantılarda verimliliğin arttığını gördük. Bununla beraber, ev ve iş yeri arasında bir ayrım yapmak zorlaştı. Evden mi çalışıyorum yoksa ofisi evime mi getirdim? Evinizden ofisteki verimlilikle yapamayacağınız görevler var. Örnek olarak, takımınızla beraber yapmanız, sosyal bir ortamda olmanız gereken kreatif işler. Bu bağlantıyı kendi evinizden ve bir ekran karşısında sağlamanız mümkün değil. Ayrıca, video üzerinden konuşmayı tercih etmeyen bireyler de var. Buradan şu sonucu çıkarıyoruz: Kriz öncesi iş ritmine dönüş olmayacak. Tecrübelerimizden iyi elementleri toplamalıyız. Ofisin çalışma için kaçınılmaz olduğu gördük, ancak ofislerin de bu günkü formunda kalamayacağını biliyoruz. Bambaşka bir ofis konsepti bizi bekliyor."