Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2011'de açıkladığı, kamuoyuna "çılgın proje" olarak yansıyan Kanal İstanbul'dan geçecek deniz araçlarının sigorta tarife sistemi belli oldu
Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan Türk P&I Sigorta Genel Müdürü Ufuk Teker, Türk P&I Sigorta'nın 2014 yılında Başbakan Binali Yıldırım'ın, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı dönemindeki vizyonu doğrultusunda kurulduğunu belirterek, her ülkenin kendi P&I sigorta şirketinin bulunmadığını, genelde İngiltere ağırlıklı kurulduğunu söyledi.
P&I sigortasının, bütün su araçlarının taşıdıkları yüke, çevreye ve üçüncü şahıslara karşı verilen zararı karşılayan sigorta çeşidi olduğunu ifade eden Teker, Türkiye'nin bu konuda bilgi birikimine sahip olması ve deniz sorumluluk sigortasının bulunmasının önemini vurguladı.
Teker, gemilere hadise başına 1 milyar dolara kadar teminat sağladıklarını anlatarak, bu limitin kara sigortalarında sık karşılaşılan bir limit olmadığını, deniz konusu hassas olduğu için bu tür yüksek limitlerden bahsedildiğini aktardı.
"YABANCI SİGORTACILARI DEVRE DIŞINDA BIRAKMA ŞANSINA ULAŞTIK"
Teker, Türk P&I Sigorta kurulana kadar Türkiye'de bu alanda pazarın yüzde 100'ünün yabancılar tarafından kontrol edildiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Kendimize bazı hedefler belirledik. İlk önce Türkiye'deki bütün deniz yolcu taşımacılığını hedef aldık. İstanbul Deniz Otobüsleri, Şehir Hatları, boğazda çalışan bütün su araçları İzmir'deki, Bursa'daki derken, yolcu taşımacılığında Türk P&I Sigorta'nın pazar payı yüzde 90'ın üzerine çıktı. Böylelikle yabancı sigortacıları devre dışında bırakma şansına ulaştık. İkinci olarak, tonaj olarak çok büyük değil, nispeten daha küçük olan deniz inşaatlarında kullanılan römorkörler, liman inşaatlarında kullanılan deniz araçları gibi bir hedefimiz vardı. Burada da yüzde 70'in üzerinde pazar payına ulaşmış durumdayız. Yine burada da yabancı sigortacıların yerini aldık.
Türk Bayraklı yük gemilerinin de sigortasının yarıdan fazlasını Türk P&I olarak yapıyoruz. Türk sahipli olup yabancı bayraklı deniz araçları da var. Onlarda da her geçen gün payımızı artırıyoruz. Yerel olmanın verdiği avantajları da kullanıyoruz. Sigortalıların haklarını doğrudan Türkiye'de arama avantajları var. Bütün avantajlarla biz yıllık yüzde 50'nin üzerinde dolar bazında büyüme yakalıyoruz. Son 5 yıldır bunu devam ettiriyoruz. Birkaç yıl daha büyüme grafiğimiz sert olacak sonrasında bir miktar daha normalleşme sürecine girebiliriz."
Teker, yabancı sigortacılarla açık rekabet yaparak bu sonucu elde ettiklerini dile getirdi.
"GEÇEN YIL 20 MİLYON TL HASAR ÖDEDİK"
Malta bayraklı "Vitaspirit" isimli geminin çarparak Hekimbaşı Salih Efendi Yalısı'na ağır hasar vermesine değinen Teker, 300 grostondan daha büyük olan deniz araçlarının P&I sigortasına sahip olması gerektiğini, "Vitaspirit" isimli geminin de P&I sigortasının bulunduğunu söyledi.
Teker, İstanbul Boğazı'ndaki yalılar, tarihi cami ve sarayların çok büyük değere sahip olduğunu belirterek, "Bazı hadiselerde yüzlerce milyon dolarlık hasar çıkabiliyor. Şirketler tek başına bunu karşılayacak kuvvette olmadığı için tekrardan sigortalama dediğimiz reasürans yapısı ile şirketin risklerini paylaşım usulüyle yurt dışındaki başka şirketlere satıyoruz. Riskimizi paylaşıyoruz. Topladığımız primin de bir kısmını paylaşıyoruz. Küçük parçalara bölüp yönetilebilir hale getiriyoruz." diye konuştu.
Dünyada geçen yıl P&I sigortacıları açısından iyi bir yıl olduğunu ifade eden Teker, "Biz geçen yıl 250 civarında dosya açtık ve yaklaşık 20 milyon TL hasar ödedik." dedi.
KANAL İSTANBUL'DAN GEÇECEK GEMİ BAŞINA BİRKAÇ YÜZ DOLARLIK PRİM
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2011'de açıkladığı, kamuoyuna "çılgın proje" olarak yansıyan Kanal İstanbul Projesi için de çalışmalarının olduğunu aktaran Teker, "Bizim kıyılarımız çok kıymetli. İstanbul Boğazı çok sayıda tarihi ve geri gelmeyecek değerler barındırıyor. Eğer ki ticari taşımacılık boğaz dışına kaydırılıp, güvenli ve kontrollü şekilde geçişlerin sağlanması oluşturulabilirse çok daha iyi olur." diye konuştu.
Teker, İstanbul Boğazı'ndan, yerleşim yerinin içinden büyük tonajlı gemilerin geçmesini sonlandıracağı için Kanal İstanbul'un Türk kıyılarına pozitif katkısının olacağını ifade ederek, şunları anlattı:
"Sigorta anlamında Kanal İstanbul Projesi için bir hazırlık yaptık. Her geçen geminin sadece geçişi esnasında verebileceği zararlara karşı garanti oluşturan bir teminat sunacağız. Bu yönde çok ciddi çalışmalarımız var. Denizcilik otoritesiyle de Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ile de en üst düzeyde bunu paylaştık. Kendileri buna çok olumlu bakıyor. Taşıdığı yük, yükün tehlikeli olup olmaması, geminin büyüklüğüne göre çok basit çalışabilecek tarife sistemi yarattık. Geçen gemi başına birkaç yüz dolardan başlayan primlerle, 50 milyon doların üzerinde teminat sağlayacağız. Geçen geminin sigortası, teminatı olsun olmasın çalışabilecek bir sistem oluşturduk. Biz bunun altyapısını hazırladık. Kanal ortaya çıkmaya başladıktan, inşaat ilerledikten sonra da son haline getireceğiz."
İstanbul Boğazı'ndan yılda 30 bini aşkın geminin geçtiğini anımsatan Teker, "Birkaç yüz dolardan başlayıp, 500-600 dolarları geçmeyecek prim seviyesinden kısa bir aralıkta teminat sağlamayı planlıyoruz." dedi.
Teker, çevresel etkilerin de önemine dikkati çekerek, "Özellikle boğazda kuzey güney hattında ağırlıklı akıntı var. Rüzgar da o yönde. Bir de tersine dip akıntı var. İstanbul Boğazı'nda oluşabilecek bir petrol kirliliği bütün Marmara'yı etkileyebilir hatta Karadeniz'e çıkabilir. Dolayısıyla milyon dolarlarca temizlik giderlerine ihtiyaç olabilir. Böyle bir dönemde de inanın ki sigortacıya ihtiyaç var." diye konuştu.
Kanal İstanbul gibi bir alternatif oluşturulması durumunda büyük ihtimalle tonajın riskli bölümü Kanal İstanbul üzerinden geçirilerek, İstanbul'un daha güvenli hale geleceğini belirten Teker, Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ne zarar verilmeyecek şekilde tehlikeli gemilerin o taraftan yönlendirileceğini kaydetti.(Habertürtk)