Hürriyet'ten Noyan Doğan'ın yazısının devamı şöyle:
Kimileri ‘ne gerek var hayat sigortasına, zoraki yapıyorlar, yüksek prim alıyorlar, kredinin maliyetini artırıyorlar’ diye yakınıyor, kimileri ‘bankalar kendini garantiye alıyor, vatandaşı sigortaya zorluyor’ diye eleştiriyor. Bunların tam tersi şikayetler de var. Yakınını kaybeden kimileri de ‘krediyi verirken sigorta yapılmamış, borç bize kaldı, sigorta yapmadığı için bankaya dava açabilir miyiz?’ diye soruyor.
Bu tartışmalara ve şikayetlere, Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK), geçtiğimiz günlerde yayınladığı genelge ile son noktayı koydu. Genelge ile kredi ile bağlantılı yapılan sigortalarda tüketicilerin, bankaların ve sigorta şirketlerinin haklarının neler olduğuna açıklık getirildi. Önce, yeni düzenleme ile neler değişti kısaca ve madde madde anlatayım; sonrasında kredi kullanırken hayat sigortasına gerek var mı, yok mu konusuna değineyim.
Bankalar, kredi kullandırırken, başta hayat sigortası olmak üzere yapacakları tüm sigortalarda tüketiciyi yazılı olarak bilgilendirecek ve bilgilendirme metni tüketici tarafından mutlaka imzalanacak. Uzaktan yapılan kredi işlemlerinde bilgilendirme metninin imza karşılığı verilmesi gerekmeyecek ancak tüketiciye bilgilendirme metnini incelemesi için süre tanınacak.
Bankalar, kredi ile birlikte yapılan sigortalar konusunda tüketiciyi kısa mesaj ile bilgilendirecek. Bilgilendirme SEDDK’nın belirlediği link ile birlikte kısa mesajın içeriğinde, “Poliçeniz düzenlenmiştir, haklarınızı öğrenmek için lütfen linke tıklayın” ifadesi yer alacak.
Tüketicinin açık talebi olmadan ve bilgilendirme metnini imzalamadan kredi ile bağlantılı sigorta yapılamayacak.
Tüketicinin sigorta şirketini seçme hakkı sınırlandırılamayacak. İsteyen bankadan değil de bir başka sigorta şirketinden sigortayı yaptırıp, bankaya sunacak. Tüketici; kredi tutarı ve süresiyle uyumlu, dain-i mürtehini de kredi kullanılan banka olmak üzere, başka bir yerden yaptıracağı sigorta poliçesini bir ay içinde bankaya verecek. Bu şekilde yapılan sigortayı da banka kabul edecek ve banka sigortanın teminat tutarı, süresi ve dain-i mürtehin kaydı dışında bir başka koşul talep edemeyecek.
Kredi bağlantılı sigortalarda, kredi vadesi boyunca, sigortanın yenilenmesinin sorumluluğu tüketiciye, sigorta sözleşmesinin yenilenmesine ilişkin bildirim yapma sorumluluğu ise bankaya ait olacak.
Bankanın, sigorta sözleşmesine veya kredi sözleşmesine sigortanın belirli bir sigorta şirketine yaptırılmasına ilişkin koyacağı her türlü şart geçerli olmayacak.
Bu yazdığım düzenlemeler uygulamaya girdi. Özetleyecek olursak; bankadan kredi kullanırken hayat sigortası yapılması zorunlu değil, banka sigortayı zorunlu tutamaz. Ama banka kredi verirken hayat sigortası isteyebilir. Tüketici bir başka şirketten hayat sigortasını yaptırıp, bankaya sunar, banka da bunu kabul eder. Şunu da belirteyim, banka, kredi kullandırırken, sigortanın da kendisinden yapılması durumunda faiz oranlarında indirime gidebilir ya da müşteriye başka bonuslar sunabilir ki, bu da tüketici lehinedir.
Gelelim, kredi kullanırken hayat sigortası gerekli mi, gereksiz mi tartışmasına. Sadece son iki yılda hayat sigortası olup da vefat eden 140 bine yakın kişi için sigortadan 3 milyar liraya yakın tazminat ödendi. Bu ödemenin büyük çoğunluğu da bankalara yapıldı. Neden? Bu kişiler ev, araba ya da başka ihtiyaçları veya da ticari faaliyetleri için bankalardan kredi kullanmış, kullanırken de hayat sigortası yapılmış, kredi süresi içinde vefat etmiş ve sigorta şirketleri vefat eden bu kişilerin bankaya olan kredi borçlarını kapatmış. Bu kişilerin bir kısmı da covid-19 nedeniyle hayatını kaybetmiş. Hayat sigortası yapılmasaydı ne olacaktı? Vefat eden kişinin kredi borcunu ya aile bireyleri ödemeye devam edecekti ya da kredi ile her ne alındıysa, ev veya araba, bankaya geçecekti. Bence, ‘kredi kullanırken hayat sigortasına ne gerek var?’ sorusunu, bu vefat edenlerin yakınlarına sormak daha doğru olur.