Yargıtay'dan sigortasız çalışanlara müjde

Sigortasız çalıştırılanlar daha geç tarihte emekliliğe ve daha az emekli aylığına mahkûm oluyorlar. Yargıtay yeni verdiği kararla 1999 yılında sigortasız çalıştırıldığı için hizmet tespiti davası açan işçiyi haklı buldu.

Yargıtay, yıllar önce sigortasız çalıştırıldığı günleri emekliliğe saydırmak isteyenleri sevindiren önemli bir karar verdi. Yargıtay 10. Hukuk Dairesi (Esas No: 2021/2870, Karar No: 2021/5681) 1 Haziran 1999 tarihinden 17 Eylül 1999 tarihine kadar sigortasız çalıştırılan bir işçinin açtığı davayı işçi lehine karara bağladı.

Habertürk'ün haberine göre emeklilik yaşı, 8 Eylül 1999 tarihinde yürürlüğe giren 4447 Sayılı Kanun ile kadınlarda 58, erkeklerde 60’a çıkartıldığı için, davayı açan işçi, 1 Haziran 1999 – 17 Eylül 1999 tarihleri arasında sigortasız çalıştırılması nedeniyle 2 yıl geç emekliliğe mahkûm oldu. Emeklilik yaşı 58’den 60’a çıktı. İşçinin açtığı hizmet tespit davası bu açıdan büyük önem taşıyor.

İşçi, iş mahkemesine başvurarak söz konusu tarihlerde çalıştığı halde sigorta girişinin yapılmadığını ve sigorta primlerinin yatırılmadığını belirterek hizmetlerinin tespitini istedi. İş mahkemesi, 5 yıllık hak düşürücü süre dolduğu gerekçesiyle işçinin talebini reddetti.

İşçinin temyiz başvurusu üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay, işçiyi haklı buldu. Kararda, kanun uyarınca sigortasız çalıştırılanların, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirler ise bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayılarının emeklilik bakımından dikkate alınabildiği belirtildi. Kanunda yer alan 5 yıllık sürenin “hak düşürücü” süre olduğu vurgulanan kararda, işçinin aynı işyerinde çalışmasını sürdürmesinin veya 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde tekrar aynı işyerine girerek çalışmasının hak düşürücü sürenin işlemesine engel olmayacağı, hak düşürücü sürenin kesilmesi ve durmasının mümkün bulunmadığı ifade edildi.

“BU BELGELERDEN BİRİ VARSA HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE İŞLEMEZ”

Kararda, işverenin çalıştırmış olduğu sigortalılara ait hangi belgeleri Sosyal Güvenlik Kurumu’na vermesi gerektiğinin 506 Sayılı Eski Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 79/1. maddesi ve Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin dördüncü kısmında düzenlendiği belirtildi. Bunların aylık sigorta primleri bildirgesi, dört aylık sigorta primleri bordrosu, sigortalı hesap fişi vs olduğu ifade edilen kararda, şöyle denildi:

“Yönetmelikte sayılan bu belgelerden birisinin dahi (SGK’ya) verilmiş olması halinde artık kanunda yer alan hak düşürücü süreden söz edilemez. Yargıtay uygulamasında, anılan maddenin yorumu geniş tutulmakta; eğer sayılan belgelerden birisi işveren tarafından verilmişse burada Kurumun (SGK’nın) işçinin çalışmasından haberdar olduğu ve artık hizmet tespiti davası için hak düşürücü sürenin varlığından söz edilemeyeceği kabul edilmektedir.”

Yönetmelikte yer alan belgelerin, örneğin işe giriş bildirgesinin verilmesi durumunda hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi çalışmaların sigorta müfettiş raporu ile saptanması durumunda da hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemeyeceği kaydedildi. Bir kişinin askere gitmeden önce çalıştığı işyerine askerliği müteakip girmesi durumunda hizmet akdi mecburi hizmet nedeniyle kesilmiş olduğundan artık hak düşürücü sürenin oluştuğundan bahsedilemeyeceği belirtilen kararda, “Davacıya ödenen ücretten sigorta primi kesilen hallerde, davacının iş ve sosyal sigorta mevzuatının öngördüğü sigorta hak ve yükümlülüklerini yerine getirmesi nedeniyle SGK’nın kanundan kaynaklanan denetim ve inceleme görevini yapmaması karşısında hak düşürücü sürenin işlemeyeceğinin kabul edilmesi gerektiği ifade edildi.

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI’NA ATIF YAPILDI

İşçinin sigortalı çalışmalarının SGK’ya kısmen bildirildiği hallerde, eksik bildirimlere yönelik olarak açılan davada hak düşürücü sürenin işlemeyeceği konusunda Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun da daha önce almış olduğu bir karar (Esas No: 2004/21-369, Karar No: 2004/371) bulunduğuna dikkat çekildi.

Ayrıca çalışmanın blok çalışma niteliğinde olması, yani kesintisiz devam etmesi halinde hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi, mevsimlik çalışmanın bulunması ve bu çalışmanın yıllar itibarıyla kesintisiz sürdüğünün kabulü halinde de çalışılmayan dönemde hizmet akdi askıda olduğundan 5 yıllık hak düşürücü sürenin başlangıcı olarak, mevsimlik çalışmanın sona erdiği yılın esas alınması gerektiği belirtildi.

Söz konusu davada, işçinin aynı işverene ait iki ayrı işyerinde çalıştığına dikkat çekilen kararda, blok çalışmanın söz konusu olduğu, bu nedenle hak düşürücü sürenin söz konusu olamayacağı ifade edildi. Yargıtay, bu gerekçelerle işçinin talebinin kabul edilmesi gerektiğine hükmetti.

Özetlemek gerekirse, bir işyerinde tamamen sigortasız çalıştırıldıktan sonra ilişiği kesilen işçinin hizmet tespiti davası açabilmesi için 5 yıllık hak düşürücü süre uygulanıyor. Beş yıllık süre, ilişiğin kesildiği yılın sonunda başlıyor.

Ancak, Yargıtay kararında olduğu gibi, örneğin işçi bir süre sigortasız çalıştırıldığı işyerinde kesintisiz olarak daha sonra sigortalı çalışmaya devam ederse beş yıllık hak düşürücü süre işlemiyor.