‘2019-nCoV’ diye tanımlanan SARS benzeri virüs, hızlı biçimde uluslararası bir endişe kaynağı haline gelirken, geçmişte tüm ülkeleri perişan eden ve milyonlarca insanın hayatını elinden alan virüs salgınlarından hâlâ çok uzak durumda. Antik çağlardan bugüne dek dünyayı etkisi altına alan birçok salgından bilinen en büyükleri şöyle sıralanıyor:
ATİNA VEBASI (MÖ 430-427)
Kaydedilen en eski pandemi, Peloponnez Savaşı’nın ikinci yılında gerçekleşmişti. Sahra altı Afrika kaynaklı hastalık, Atina’da patlak verdi ve Yunanistan ile Doğu Akdeniz genelinde yayılmayı sürdürdü. İlkin, vebanın, tifo ateşi olduğu düşünülüyordu. Semptomları ateş, susuzluk, boğaz ve dilde kan, deride kızarıklık ve tahrişi içeriyordu. Thucydides’e göre, felaket o kadar eziciydi ki, hiçbir din ya da hukuk kuralı tanımıyor, ayrım yapmaksızın her halkı etkisi altına alıyordu.
Tarihçiler, Atina nüfusunun yaklaşık üçte ikisinin bu salgın sonucunda öldüğüne inanıyorlar. Hastalığın Atina üzerinde yıkıcı bir etkisi vardı ve bu durum, neticede Sparta ve müttefikleri tarafından yenilmelerinde en önemli etken olacaktı.
Çoğu kayıt, Atina’daki veba salgınını, klasik Yunan tarihindeki en ölümcül hastalık olarak aktarıyor. Bu salgına kurban giden en tanınmış kişilik, klasik Atina’nın en büyük devlet adamı olan Perikles’ti.
ANTONINE VEBASI (MS 165-180)
MS 165’te Orta Avrupa’da patlak veren ve çiçek hastalığı olduğu sanılan bir salgın sırasında, aslında bir veba salgını yaşanmıştı. Antonine Veba’sı adıyla bilinen olay, Hunların Avrupa’ya yaptığı akınların ardından Almanların atası olan Cermenleri etkiledi. Salgın, sonrasında Roma İmparatorluğu boyunca yayılarak çok geniş bir coğrafyayı etkisi altına aldı. Tanınmış Yunanlı hekim Galenos da (‘Galen’ diye de anılır) bu salgına tanık olmuş ve semptomları kaydetmişti: belirtileri gastrointestinal kanama, yoğun öksürük, kötü kokan nefes, vücudun her yerinde görülen kırmızı ve siyah deri döküntüleri ve ishaldi. Tarihçiler tarafından salgın süresince hayatını kaybeden insan sayısının beş milyon olduğu tahmin ediliyor ve hastalık bazı bölgelerde nüfusun üçte birini yok ederken, Roma ordusunu tam anlamıyla harap etti.
Bu salgın, MS 180’e kadar devam etti ve İmparator Marcus Aurelius’un da hastalığın kurbanlarından biri olduğu iddia ediliyordu. Bazen ‘Galen Vebası’ olarak adlandırılan Antonine Vebası, Roma’da günlük yaklaşık 2 bin ölüme neden oldu. Hastalık, Roma İmparatorluğu Akdeniz dünyasında gücünün zirvesindeyken patlak verdi ve Anadolu, Mısır, Yunanistan ve İtalya’yı etkisi altına aldı. Kimi kayıtlara göre, hastalığın Mezopotamya kenti Seleukia’dan dönen askerler tarafından Roma’ya geri getirildiği düşünülüyordu. Salgın sonucunda, Antonius’un yanında hüküm süren İmparator Lucious Verus’un da öldüğü kaydedildi. Veba, MS 251 ile 266 yılları arasında ikinci ve daha ciddi bir salgın halinde ortaya çıktı ve bu salgında günde yaklaşık 5 bin kişinin öldüğü düşünülüyor. Tarihçiler, sonuç olarak Roma İmparatorluğu’nda yaşayan tüm nüfusun dörtte birinin Antonine Vebası’ndan dolayı öldüğüne inanıyorlar.