DOMUZ GRİBİ VEYA ‘H1N1’ (2009-2010)
Grip virüsünün yeni bir formu 2009 yılında ortaya çıktı ve ABD’de yaklaşık 60.8 milyon kişiye bulaştı; salgın küresel bazda 151 bin 700 ilâ 575 bin 400 arasında ölüme neden oldu. ‘Domuz gribi’ olarak adlandırıldı; çünkü domuzlardan insanlara geçtiği ortaya çıkmıştı. H1N1, tipik grip salgınlarından farklıydı, zira virüse bağlı ölümlerin yüzde 80’i 65 yaşından daha genç insanlarda meydana geldi. Tipik olarak, grip salgınlarından kaynaklanan ölümlerin yüzde 70 ilâ yüzde 90’ı 65 yaşından büyüklerde görülmekteydi.
‘H1N1’, viral bir salgının 21’inci yüzyılda ne kadar hızlı yayılabileceğini dünyaya gösterdi ve bu da küresel toplumun gelecekte daha hızlı yanıt vermesi için ek hazırlıklara ihtiyaç duyacağını ortaya koydu. Domuz gribinin önemli bir mirası, gelişmiş sağlık sistemlerine sahip birçok ülkenin hızlı hareket eden, grip benzeri bir salgına karşı kalıcı savunmasızlığını ortaya koymasıydı.
EBOLA (2014-2016)
Ortaya çıktığı bölgenin yakınlarında bulunan nehrin adını alan Ebola virüsü, en modern pandemilere kıyasla sınırlı ama inanılmaz derecede ölümcül bir virüs. Salgın, 2014 yılında Gine’deki küçük bir köyde başladı ve Batı Afrik’daki bir avuç komşu ülkeye yayıldı.
Gine, Liberya ve Sierra Leone’de hastalığa yakalanan çoğu vakada, virüs 28 bin 600 kişinin 11 bin 325’ini öldürdü. Aynı dönemde, Ebola hastalığına yakalanan ortalama 8 Amerikalıdan biri de aynı akıbete uğradı. Tıpkı “unutulmuş pandemi” Kolera gibi, Ebola da en yoksul ve buna karşı kendini savunmak için hiçbir donanıma sahip olmayan ülkelerde büyük bir yıkıma neden oldu.(Tarkan Tufan - Duvar)