Dünyanın önemli alacak sigortası şirketlerinden Euler Hermes, “International Trade Observatory – Uluslararası Ticarete Global Bakış” başlıklı basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısında konuşan Özüner, şeffaf, kapsayıcı ve tarafsız olarak sigortalıları ile ticaret yaptıkları şirketler hakkında görüş verdiklerini ve teminat sağladıklarını söyledi.
Özüner, Euler Hermes olarak Türkiye'deki şirketlere özellikle güvenli ticaret konusunda rehber olmaya çalıştıklarını kaydetti.
Yaklaşık 5,5 milyar avro teminat düzeyinde Türkiye'de hizmet verdiklerinin altını çizen Özüner, "Türkiye'deki şirketlerin daha güvenli şirketlerle hem yurt içi ticarette hem ihracatta çalışması anlamında rehberlik görevimiz var. Önemli bir misyon üstleniyoruz." yorumunu yaptı.
Özüner, "KOBİ'lerin sisteme girmesi bizim onlara kefil olmamız Türkiye adına doğru bir model. Çünkü bir KOBİ kredilendirme yapmak istese bankaya yoğun teminatlar veriyor. Bizdeki yapıya dahil olursa KOBİ'nin üzerinde hiçbir yük yok. Daha çok sigorta yapan şirket sigortanın primini ödüyor. KOBİ otomatik olarak sisteme dahil oluyor." dedi.
İhracatın 2017 ve 2018 yıllarında 160 milyar dolarlık ilave hacim oluşturarak toparlanmaya devam edeceğini belirten Özüner, tekstil, makine, kimya, otomotiv ve tarımın Türkiye'de en yüksek potansiyele sahip sektörler olarak öne çıktığının altını çizdi.
Alacak sigortasında maliyetin yükselmediğini belirten Özüner, Türkiye'deki maliyetlerin Avrupa'nın hala altında olduğunu söyledi.
"Türkiye'de yüzde 5,2 büyüme öngörüyoruz"
Allianz Makroekonomik Araştırmalar Küresel Başkanı ve Euler Hermes Başekonomisti Ludovic Subran ise "Türkiye'de bu yıl yüzde 5,2 büyüme öngörüyoruz. Türkiye'de yatırım var, tüketici harcaması var, İhracat da var." dedi.
Merkez Bankasının politika açısından alışılmışın dışında uygulamalar yaptığını belirten Subran, "Enflasyon ve para birimi baskıları normalleştirilmeye çalışılıyor. Politika faizi yüzde 8'de sabit idi. Merkez Bankası likiditeyi yüzde 12,25'ten fonladı." yorumunu yaptı.
Merkez Bankasının 2010 yılının başlarından beri çok iyi, çok esnek bir döviz kuru karması getirdiğini kaydeden Subran, Merkez Bankasının büyük ve büyümekte olan orta seviyedeki piyasalara müdahaleler yaparak özel sektördeki negatif etkiyi bertaraf ettiğinin altını çizdi.
Kredi Garanti Fonu'nun (KGF) devreye girmesinin etkili olduğunu hatırlatan Subran, "Türkiye'de kredi sorununun önüne geçilebilmesi için bu sürecin iyi işlemesi önemli. Türkiye'nin ihracatı artmış durumda. Bu aslında Türk lirasının değer kaybına bağlı fakat daha önceki yatırımlar KGF ile sübvanse edilmişti." açıklamasında bulundu.
Subran sözlerini şöyle tamamladı:
"Küresel olarak ödeme güçlerinde bir düşüş olduğunu ve istikrar bulunduğunu görüyoruz ve çok büyük bölgesel farklılıklar mevcut. Özellikle Asya-Pasifik ve Çin'de bir toparlanma söz konusu. Çin'de daha küçük bir büyüme var çünkü bu ülkede bir türbülans yaşanıyor. Ödeme gücünde Ortadoğu ve Körfez ülkelerinde de bir artış olduğuna şahit olmaktayız. 2018 yılında ekonomik görünüm, siyasi belirsizlikler azaldığı için parlak. İstihdam ve kapasite kullanımındaki genişleme nedeniyle yatırım görünümü iyimser olmaya devam ediyor. Para politikasındaki normalizasyonun, güçlü ekonomik dengeyi raydan çıkarma olasılığı ise düşük."