1. HABERLER

  2. GÜNDEM

  3. Hayat sigortalı kredi kullanırken bunlara dikkat!

Hayat sigortalı kredi kullanırken bunlara dikkat!

Kredi kullanırken hayat sigortası yaptıran kişi bir süre sonra vefat ederse kredi borcunu sigorta ödüyor. Ama sigortaya doğru bilgi vermek şart. Aksi halde borç mirasçılara kalıyor, primler yanıyor

Hayat sigortalı kredi kullanırken bunlara dikkat!

Bankadan kredi kullanırken yaptırılan hayat sigortası çok önemli. Kredi kullanırken hayat sigortası yaptıran kişi bir süre sonra vefat ederse kredi borcunu sigorta ödüyor. Ama sigortaya doğru bilgi vermek şart. Aksi halde borç mirasçılara kalıyor, primler yanıyor.

Prof. Dr. Erol Ulusoy konuyu Milliyet'te yer alan köşesinde dava konusu örneklerle açıklamış. İşte Prof. Dr. Erol Ulusoy'un konuyla ilgi yazısı..

Bir bankadan kredi kullanıldığında, krediyi kullanan kişiye hayat sigortası yaptırılması da istenir. Hayat sigortası kredinin maliyetini artırsa da bir ölüm halinde, geride kalanlara yüklü bir kredi borcu bırakılmasının önüne geçilmiş olur.

Hayat sigortasında, krediyi kullanan, kredi borcunu ödemeden ölürse, kredi borcunun kalanını sigorta şirketi öder ve böylece geride kalanlar, murislerinin ölüm haberi ile üzülmüş iken, bir de kredi borcu haberi ile yıkılmamış olurlar. Ama bazen öyle olaylar olur ki, hayat sigortası da bir işe yaramaz, kredi borcu hayatta kalan mirasçılarca ödenmek zorunda kalınır.

Ne yapılmalı ki, krediyi kullanan, geride kalanlara ağır bir kredi borcunu miras olarak bırakmasın. Hayat sigortasında sigorta şirketleri ne zaman ölüme rağmen sigorta ödemeyi reddeder.

İyi örnek

Buna iyi bir örnek, gerçekten yaşanmış şu iki hukuki olaydır:

Birincisinde, bir vatandaşımız 2006’da bankadan kredi kullanır. Banka ile olan anlaşması gereği yıllık olarak yenilenmek üzere hayat sigortası yaptırır. Kredi borcunu ödeyemeden 2007 yılında kanserden vefat eder. Banka mirasçılardan, ölen kredi borçlusunun kredi borcunu ödemelerini ister. Mirasçılar da bunun üzerine, daha önceden hayat sigortası yapmış olan sigorta şirketine başvurarak, kredi borcunun ödenmeyen kısmının bankaya ödenmesini talep eder. Sigorta şirketi bunu reddeder. Gerekçesi, sigortalının kanser tanısı ile hastaneye yattığını ve kısa bir süre sonra vefat ettiğini, poliçenin düzenlenmesi sırasında sigortalının var olan kanser rahatsızlığını bildirmemesi nedeniyle sigorta tazminatından sorumlu olmayacağı yönündedir. Uyuşmazlık mahkemeye intikal eder. Bir dizi yargılamadan sonra mahkeme, sigorta şirketinin temerrüt faizi ile birlikte 163.291 TL ödemesine karar verir

İkinci hukuki olayımız da aynı, fakat hayat sigortası yaptırdıktan sonra ölen kredi borçlusunun ölüm sebebi farklıdır. Burada ise ölüm sebebi kanser değil, sigorta şirketinin iddiasına göre sigortalının uzun süredir kalp damar hastalığı sebebiyle tedavi görmesi ve ölümün, sigortalının sakladığı, bilgi vermediği kalp rahatsızlığından kaynaklanmasıdır. Mahkeme de burada mirasçıların talebini haksız ve gerçeğe aykırı beyanda bulunulduğu gerekçesi ile sigorta şirketini haklı bulur.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, her iki mahkemenin kararını da ortak gerekçelerle bozar.

Hastalığı gizlemek

Çünkü, sigortalının doğru bilgi verme yükümlülüğüne uygun hareket etmesi, sigorta poliçesinin düzenlenmesi sırasında kanser hastası olup olmadığı, bu hastalığı kasten gizleyip gizlemediği, dolayısı ile doğru bilgi verme yükümlülüğüne aykırı davranıp davranmadığının araştırılması gerekir. Sigorta şirketi sormasa bile sigorta yaptıracak olan birisi kendisinin bildiği ve sigorta şirketinin sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Sigorta şirketinin sormaması ya da herhangi bir form doldurtmaması sonucu değiştirmez.

Elbette bir insan kendisinin kanser veya ölümcül başka bir hastalığı bulunduğunu bilmeyebilir. Bu durumda sigorta şirketi sigorta tazminatı ödemek zorundadır. Ama bildiği bir hastalığı bulunmasına rağmen bunu sigorta şirketinden saklarsa, işte o zaman ödediği sigorta pirimleri de boşa gider, mirasçıları da kalan kredi borcundan sorumlu olur.

Ancak hemen belirteyim ki, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin yukarıdakine ters bir kararı vardır:

Buradaki olayda da konut kredisi çeken bir vatandaş, hayat sigortası da yaptırır ve krediyi ödeyemeden kanser hastalığından ölür. Sigorta şirketi yine prim ödemeyi reddeder ve savunma olarak, sigortalının kanser hastası olduğunu bildiğini ve hayat sigortası yapılırken bunu sakladığını gösterir. Nihayetinde Yargıtay 17. Hukuk Dairesi kararında, sigorta şirketinin sigortalıya hastalığı hakkında herhangi bir soru sormadığını, bilgi istemediğini belirterek sigorta şirketini haksız bulur. Yani bu kararda tam tersine, sigorta şirketi eğer yazılı veya sözlü sorarsa ancak sigortalı bir hastalığı bulunup bulunmadığını beyan edecek, sormazsa beyan etmeyecektir. Sigorta şirketi basiretli bir işadamı gibi davranıp sormazsa, hayat sigortası yapılırken sigortalının da mevcut ölümcül hastalıklarını bildirmemesi, hayat sigortasını geçersiz hale getirmez. Bana sorarsanız, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin bu kararı adil olmayan ve kötüye kullanılacak sonuçlara neden olacak bir karardır.

Etiketler : ,
Önceki ve Sonraki Haberler