Çoklu iş yapma, hibrit çalışma, bütçeyi yönetme çabası içinde olduğumuz bu dönemde sık sık duyduğumuz bir söylem var: Tükenmişlik sendromu... Yönetici danışmanı, yazar, psikolog Eddi Anter bu konuda öneriler veriyor.
“İş zamanı, an zamanı, tam zamanı” diyerek sözlerine başlayan Eddi Anter, "Zaman, iyi idare edilmediği takdirde elimizde kolay tutamadığımız bir olgudur. Söz konusu zaman göreceli olunca iş daha ilginç bir şekil alır. Mutluyken, eğlenirken, tatildeyken zaman hızla akıp geçer. Oysa sıkıldığımızda, sevmediğimiz bir işi yaptığımızda, mecburi sorumluluklarımızı yerine getirdiğimizde zaman yavaşlar hatta durur." diyor.
Eddi Anter şöyle devam ediyor:
"Evet, amaç sevdiğin işi yapmak, ancak yaptığın işi sevmek de bir çözümdür. Yani elindeki imkanları değerlendirmek senin için bir avantajdır. İşini değiştiremiyorsan işin hakkındaki tavrını, bakış açını değiştirmek senin elindedir. Başarının ilk anahtarı elinden gelenin en iyisini yapmak. İleride bir gün bugüne geri dönüp baktığında 'keşke' dememek için elinde her ne iş varsa onun hakkını tam olarak vermelisin. Bu seni gelecekte içine düşeceğin zihnin tuzağından kurtaracaktır.
Sıkılmak zamanın farkındalığıdır
Zamanın farkındalığı önemlidir. Her ne yapıyorsan an içinde kalman senin zamanı uzatman demektir. 'Carpe diem' denen olgu zihinle bedenin aynı anda, aynı yerde olması demektir. Yani sen zihninin kendi kendine bir yerlere gidip gezinmesine engel olamazsan o zaman zihin seni kontrol altına alır ve sana tükenmişlik kapılarını aralar. Pek çoğumuz enerjimizi gün bitmeden tüketirken iyi, güzel ve başarılı bir performansı neden sürdüremediğimizi anlamayız. Basit bir cep telefonunun şarjının bitmesinden pek farklı bir durum değildir işin aslı. Tek soru pilin bittiğinde kendini nasıl şarj edeceğindir. Bunun yolu kendini tanımaktır. Kendini tanımaksa kendini arayıp bulmakla mümkündür.
Olduğun yerde mutlu değilsen sorun yerde değil sendedir.
Her gününü tatil gününe çevirmen mümkün fakat nasıl yapılacağını bilmiyorsun. Başka bir yere, yeni bir işe, farklı bir ülkeye gitmen gerekmiyor çünkü nereye gidersen git zihnin de, soruların da, sorunların da beraberinde gidecektir.
Maksat kafandaki düşünceleri değiştirmek. Düşünceler değişince ruh hali de değişiyor. Haliyle farkındalık artıyor başarı ve performans oranı da yükseliyor. Ne kadar çok farkındalık ortaya çıkarsa o kadar çok iş zamanı keyifli zamana dönüşür ve sürekli kılınır."