1. HABERLER

  2. GÜNDEM

  3. KPMG: Salgın sonrası Türkiye için fırsat var

KPMG: Salgın sonrası Türkiye için fırsat var

KPMG, "Salgının ardından bol likidite ve düşük faiz ortamı ile birlikte yatırım ve risk iştahlarının  yeniden canlanacağı dönemde var olan geniş finansal koşullar ülkemiz  için önemli bir fırsat." olduğu görüşünü paylaştı

KPMG: Salgın sonrası Türkiye için fırsat var

KPMG Türkiye’nin üç ayda bir Türkiye ve dünya ekonomisini  makroekonomik çerçeveden analiz ettiği Bakış’ın yeni sayısı  yayımlandı. Küresel koronavirüs salgınının ekonomiler üzerindeki  etkilerini değerlendiren Bakış’a göre salgın ekonomisinden ilk darbeyi  alan Çin’in ardından ABD ve AB gelecek. Salgın sonrası çok sayıda  ülkenin resesyonu, küçülmeyi, negatif büyümeyi konuşacağı bir yıl bizi  bekliyor

KPMG Türkiye’nin ekonomilerdeki üçer aylık dönemleri incelediği Bakış’ın son sayısından koronavirüsün ilk darbesinin Türkiye ve dünya  ekonomisi üzerindeki etkileri yansıyor. 2020’ye dair şimdiye kadar  yapılan tüm analiz, beklenti ve planların anlamını yitirdiği  belirtilen Bakış’ta, hükümetlerin benzeri görülmemiş para ve maliye  politikalarıyla pandeminin yol açtığı sarsıntıya çare bulmaya  çalıştığı vurgulanıyor. Küresel tedarik zincirindeki bozulma ile  başlayıp topyekün karantinaya dönüşen süreçte önce arz sonra talep  tarafındaki bozulmaya dikkat çeken Bakış’a göre, artık dünyanın en  büyük ekonomilerinin resesyona gireceği, buna karşın likiditenin  görülmemişseviyelere çıkacağı ama risk algısındaki bozulma sebebiyle  likidite mobilitesinin sınırlı kalacağı bir dünyaya adım atıyoruz.
ABD’nin Mart ayında faizi sıfırlaması ve ucu açık varlık programıyla  ilan ettiği adımlar kısa vadede süreci frenledi. Ancak başta petrol  olmak üzere emtia fiyatlarının aşırı değer kaybetmesi ikinci ve üçüncü  dalga sorunlara yol açacak. Virüsün kaynağı olan ve 2020’nin ilk  çeyreğinde eksi 9 büyüme ile ilk büyük hasarı alan Çin’in ardından  ikinci dalga ABD ve Avrupa’yı vuracak.

2020’nin ilk üç ayını özetleyen Bakış’tan önemli başlıklar şöyle:

"Koronavirüs pandemisi tüm ülkelerin büyüme beklentilerini aşağı  çekti, gelişmiş ekonomilerin resesyona gireceği kesinleşti.

Virüs ve yarattığı etkilerin yarattığı hasar oldukça büyük. Başta Çin olmak üzere önce arz sonra da talep tarafının dengelerinin  bozulması küresel çapta bir kaosa sebep oldu. İkinci büyük dalga ise ABD’yi ve AB’yi vuracak.

Çin’de yılın ilk çeyreği sonunda büyüme eksi yüzde 9’lar  seviyesinde bekleniyor. Diğer gelişmiş ekonomiler ise esas etkiyi,  yılın ikinci çeyreği sonunda görecekler.

Sanayi üretimi ciddi şekilde yavaşladı. Önümüzdeki aylarda,  görülmemiş küçülme rakamları ortaya çıkacak.

Tüm dünyada havayolu taşımacılığı ve turizm başta olmak üzere pek  çok sektör çok derin yaralar alacak.

Küresel ticarette üç aylık ortalamalardaki negatif büyüme Ocak 2020’de de devam etti. Küresel sanayi üretiminde de yıllık bazda yüzde 2,8 gibi önemli bir daralma izlendi. Bunun üzerine gelecek salgın  sonrası rakamları tabloyu derinleştirecek.

ABD’nin politik ajandasında iki önemli madde artık gündemde değil. İlki ticaret savaşları, ikincisi başkanın azil süreci. Salgının  merkezi olan ABD’nin bundan sonraki gündemi hiç görmediğimiz ölçekteki  önlem paketleri olacak.

Avrupa’nın bir numaralı gündem maddesi de artık Brexit değil. Para  politikası araçlarını neredeyse tamamen tüketen AB’de büyüme  ihtimalleri tamamen ortadan kalktı.

Gelişmekte olan ekonomiler

2018-2019 döneminde ticaret savaşlarının tetiklediği küresel  yavaşlama, gelişmekte olan ülke ekonomilerini yaraladı. Şimdi bu  ülkeler, salgınla mücadele kapsamında pek çok paket açıklasa da  değişen dengeler, zaten fırtınalı olan suların daha da dalgalanmasına  sebep oluyor.

Piyasalardaki güvenli liman arayışı ile güçlenen ABD Doları,  tetiklenen sermaye çıkışları, küresel ticaretin durma noktasına  gelmesi ve hızla aşağı yönlü revize edilecek uluslararası  derecelendirme notları gibi zorluklar, gelişmekte olan ekonomiler için 2020’nin ana başlıkları olacak. Güvensizlik ve belirsizlikten  etkilenen, ticaret gelirlerinden olan bu ekonomilerin en az birkaçı  için ufukta IMF görünüyor.

Buna rağmen gerek demografik özellikleri gerek kapasiteleri  itibarıyla gelişmekte olan ülkelerin toparlanma sürecini daha hızlı  atlatması bekleniyor. Bu ülkeler için orta vadedeki görünüm gelişmiş  ekonomilerden daha olumlu görünüyor.

Salgın sonrası Türkiye için fırsat var

Türkiye geçen yılın son çeyreğinden itibaren göstermeye başladığı  olumlu performansı yılın geri kalanında küresel virüs sarsıntısı  sebebiyle sürdürmekte zorlanacak. Piyasaların, güvenli liman arayışı  ve paranın başta ABD olmak üzere gelişmiş ekonomilere dümen kırması  kırılganlığı artırıyor  bozulan arz ve talep dengelerinin yarattığı  etki, pek çok yerel üretici ve hizmet sağlayıcıya zorluklar yaşatacak.

Pandemi nedeniyle hükümet tarafından açıklanan destek paketleri,  ekonomideki sürdürülebilir büyüme için kritik önemde. Pek çok sektörü  destekleyen paketlerle salgının etkilerinin asgari seviyede tutulması  hedefleniyor. Ulaştırma ve turizm başta olmak üzere yara alan  sektörlerin bu desteklerle ayakta kalması çok önemli. Destek  paketlerinin merkezi yönetim bütçesi üzerine getireceği ağırlık ise  geçici nitelikte ve kalıcı bir sorun yaratması beklenmiyor.

Yüksek seyreden işsizliğin salgınla daha da artma ihtimali ve  hanehalkı harcamalarını aşağı çekmesi, likiditenin reel sektöre  akamama ihtimali ve yatırım harcamalarının canlanamaması gibi sorunlar  ana gündem maddeleri olacak.

2019 yılının son çeyreği haricinde yeterince güçlü sinyaller  vermeyen PMI ve sanayi üretimi verileri 2020 yılı ikinci çeyreği  itibarıyla önemli miktarda daralma yaşayacak. Küresel ticaret hacminin  hızla daralacağı ve üretim faktörlerinin kullanımının zorlaşacağı bu  dönemde virüsün kontrol altına alınması hayati önemde.

Salgının ardından başlayacak hasar tespiti ve toparlanma sürecinde  bol likidite ve düşük faiz ortamı gelişmekte olan ekonomiler için  güzel bir sıçrama noktası olabilir. Yatırım ve risk iştahlarının  yeniden canlanacağı dönemde var olan geniş finansal koşullar ülkemiz  için önemli bir fırsat.

Katma değerli üretime ağırlık veren bir ekonomik modelin inşası  yönünde atılacak adımlar büyük önem taşıyor.

Yılın geri kalanında görünümün ve ana makroekonomik verilerin  nasıl gerçekleşeceği neredeyse tamamen salgının kontrol altına alınma  süreci ile alakalı. Süreç ne kadar erken biterse hasar tespiti o kadar  çabuk yapılacak ve toparlanma süreci o kadar hızlı başlayacak.

 

Önceki ve Sonraki Haberler