Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Engin Er, Marmara Denizi’ndeki Kuzey Anadolu Fay Hattı ile ilgili ulusal ve uluslararası bir çok çalışma yapılmış olmasına rağmen orta ve güney kolu üzerinde böyle bir çalışmanın olmadığına dikkat çekti. Er, “Bundan daha önemlisi şehirlerin ve özellikle Bursa’nın doğal afet anlamında masaya yatırılması ve yeniden planlanması gerekir” dedi.
‘BURSA’DA 7.5 BÜYÜKLÜĞÜNDE DEPREM BEKLENİYOR’
Marmara Denizi’nde önce Silivri açıklarında 5,8 büyüklüğündeki deprem yaşandı. Ardından çok sayıda artçı sarsıntı kaydedildi. Marmara Denizi’nde meydana gelen depremleri doğru tahlil etmek gerektiğini belirten Er, şunları söyledi, “Bursa’da 7.5 büyüklüğünde bir deprem, Kuzey Anadolu Fay Hattı’nda kuzey kolu olarak adlandırılan yerde bekleniyor. Bu kuzey kolu yönünde olabilecek bir depremde Bursa kesinlikle etkilenir. İstanbul depremi olarak adlandırılıyor ancak biz buna Marmara depremi olarak bakıyoruz.”
‘DEPREMİN ELİ KULAĞINDA’
1855’te Bursa’da, ‘küçük kıyamet’ olarak adlandırılan bir deprem meydana geldiğine ve üzerinden yaklaşık 180 yıl geçtiğine dikkat çeken Er, “Bu orta ve güney kolu olarak adlandırılan her iki fay hattının da yerleşim yerlerinin içinden geçtiğini net bir şekilde söyleyebiliriz. Muhtemel bir Marmara depreminde bütün illerin ve ilçelerin etkileneceğini söyleyebiliriz. Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın orta kolu var. Orta kolu dediğimiz fay hattı da İznik’ten başlayıp Gemlik, Orhangazi, Mudanya diye devam eden bir fay hattı. Burada yaklaşık 7.5 büyüklüğünde bir deprem olabilir. Bu bölgede deprem olduğu zaman İstanbul daha az etkilenir ama Bursa çok etkilenir. Ve Bursa’da 1855’te gerçekleşen depremin etkisi o kadar büyük oldu ki bazı kaynaklara İstanbul’da yaşanan bir deprem olarak geçti. Bu deprem Bursa’nın tam merkezinde olmuştu. 180 yıl geçtiğine göre de tekrarlaması eli kulağında olan bir deprem” dedi.
Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Engin Er
‘BURSA DAHA ÇOK ETKİLENECEK’
Er, üç fay hattında da deprem olması halinde, Bursa’nın daha çok etkileneceğini söylüyor. Er bu durumu şöyle açıklıyor, “Burada bir deprem olduğu zaman tıpkı 1855’te olduğu gibi Ulu Camii’nin kubbeleri yıkılabilir ve surlar hasar görebilir. Osman Gazi Türbesi’nin hasar görmesi ve o bölgedeki bazı yerleşim yerlerinin zarar görmesi söz konusu olabilir. Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın üç kolundan bahsettim. Bunlardan bir tanesi İstanbul veya Marmara bölgesini etkileyecek ama üç fay hattının üçünde de deprem olduğu zaman Bursa daha çok etkilenecek.”
‘YAKINLIK DOĞAL OLAYI DOĞAL FELAKETE ÇEVİRİR’
Fay hatlarının yerleşim yerlerine olan yakınlığına da dikkat çeken Er, e-devlet’teki resmi sayfalarda bunların nereden geçtiğinin görülebildiğini söyledi. Engin Er, fay hatlarının yerleşim yerlerine yakınlığını bir depremde ortaya çıkacak olasılıkları etkilediğini şöyle anlattı: “Evinize yakın mesafede deprem olduğu zaman bunun birçok faktörü vardır: 1. Enerjinin çıktığı yer, 2. Enerjinin yerleşim yerine olan uzaklığı, 3. Zeminin özelliği, 4. Binanın özelliği. Bu dört faktör, doğa olayını doğal afete çevirebilir. Eğer enerji az ise, yıkıcılığa sebep olmaz. Eğer enerji çok ise sizin yerleşim yeriniz bu enerjiden uzak bir bölgededir, o zaman yıkıcılığa sebep olmaz. Veya zemininiz ve binanız çok sağlamdır zaten sizin binanıza zarar vermez. Veya bunların hepsi olumsuz anlamda vardır ama sizin binanız çok sağlamdır ve bundan etkilenmez. Biz bunu söylemeye çalıştık. Evinizin altı demek doğru değil ama evinizin ne kadar yakınından geçtiği önemli demek doğru.”
‘BİLİNEN VE BEKLENEN DEPREM’
Er, depremin periyodik olarak tekrarlanması ile ilgili ise şunları söyledi: “Depremin tekrarlanma periyotları var. Bunun için Bursa özelinde 1855 depreminin daha ayrıntılı çalışılması lazım. Marmara denizindeki Kuzey Anadolu Fay Hattı ile ilgili ulusal ve uluslararası bir çok çalışma yapılmış olmasına rağmen orta ve güney kolu üzerinde böyle bir çalışma olmadığından bahsediyorum. Bundan daha önemlisi şehirlerin ve özellikle Bursa’nın doğal afet anlamında masaya yatırılması ve yeniden planlanması gerekir. Kentsel dönüşüm yapılırken de bu planlara uyulması lazım. Depremi daha ciddiye almamız lazım. Korkmamak lazım. Bilinen ve beklenen depremlere yarın olacakmış gibi kısa, orta ve uzun vadede hazırlık yapmak gerekir.”