Rapora göre, elektronik sektörü dünyanın dört bir yanından gelen benzeri görülmemiş güçlü talep ve fiyat artışları sayesinde pandemi döneminin açık ara kazananı oldu. Endüstri sektörünün içinde büyük bir payı olan ve pazardaki eğilimlerin belirleyicisi konumundaki yarı iletkenler alt sektörü ise salgın sürecinde kendine has iniş çıkışlar yaşasa da küresel satışlarını 2021 yılında yüzde 26'lık olağanüstü bir artışla tarihin en yüksek seviyesi olan 553 milyar dolara taşıdı.
Artışı sürükleyen üç faktör
Rapora göre, yarı iletkenler sektörünün Covid-19 salgınının açık ara kazananlarından biri olması, şu 3 etkene dayanıyor:
Tüketici elektroniğine yönelik alışılmadık derecede güçlü talep. Çünkü bilgisayarlar, akıllı telefonlar, ses ve video ekipmanı gibi ürünler nihai yarı iletken satışlarının yüzde 80'ini oluşturuyor.
Arz/talep mekanizmasının esnek olmaması nedeniyle artan fiyatlar.
Daha yüksek fiyatlı, yeni nesil çiplerin piyasaya sürülmesiyle daha da iyileşen ürün karması.
Bununla birlikte, 2022 yılında nihai talep büyümesinin normalleşmesi ve yeni üretim kapasitelerinin hızla devreye girmesiyle bu 3 faktörün de etkilerinin hafiflemesi bekleniyor. Yine de satışlarda yüzde 9 artış yaşanarak ilk kez 600 milyar dolar çizgisinin aşılacağı öngörülüyor.
Riskler devam edecek
Talep artışı genel olarak olumlu bir görünüm yaratsa da olumsuz dış şoklara karşı hâlâ savunmasız olan sektörde, risk ortamının zorlu olmaya devam etmesi bekleniyor. Raporda bu riskler arasında, 2020 ve 2021 yıllarında bilgisayarlar ve TV setleri gibi donanım satışlarında patlama yaşanmasının ardından 2022 yılında gelebilecek talep normalleşmesi yer alıyor.
Bir diğer risk ise küresel sağlık krizinin tedarik zincirlerinde aksaklıklar yaratmaya devam etmesi durumunda imalata yönelik faaliyetlerin uzun süreli kesintiye uğraması olarak sıralanıyor. Bu durumun, 2020'nin ikinci çeyreğinde olduğu gibi yarı iletken talebine zarar verebileceği belirtiliyor.
Geçmiş yıllarda eski ABD yönetimi, Çinli şirketlerin kritik ABD yarı iletken üretim teknolojileri ve ekipmanlarını ele geçirmesini engelleyecek bir dizi düzenlemeye gitmişti. Yeni ABD yönetiminin 2021'in başlarında göreve başlamasından bu yana bu kısıtlamaları kaldırılmaması da karşılaşılabilecek riskler arasında bulunuyor. Bunların dışında, olumsuz iklim olaylarının artan sıklığının da kârlılığı optimum kapasite kullanımına dayanan endüstri için risk yaratabileceği belirtiliyor.